Humik Asitlerin Yararları

 

Hümik asitler veya humus, kısmen veya tamamı ile çürümüş bitki veya hayvan artıklarının oluşturduğu siyah veya koyu kahverenkli maddelerdir. Hümik asitler gerekli besin maddelerinin bitkiye geçişini sağlamaktadırlar.

Güncel bilimsel araştırmalar, toprağın verimliliğinin büyük oranda içindeki humik asit miktarı ile orantılı olduğunu göstermektedir. Humik asitlerin yüksek katyon değişim kapasitesi, içerdiği yüksek oksijen oranı ve ortalamanın üzerindeki (kendi ağırlığının 20 katı) su tutma kapasitesi, toprağın verimliliğini arttırma ve bitki gelişimini destekleme amacıyla kullanılmalarındaki en önemli nedenlerdir.

Humik asitlerin en önemli özelliği, çözünemez metal iyonlarını, oksitler ve hidroksitleri, birleştirme ve daha sonra gerektiği zaman, yavaş ve sürekli olarak bitkilere salıverme yeteneğidir. Bu özelliklerinden dolayı humik asitlerin yararları fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak üç grupta toplanır

 

FİZİKSEL YARARLARI

a) Toprağın yapısını düzeltir. Kil mineralleri ile birleşerek toprağı daha tanecikli duruma getirir. Böylece toprağın hava ve su geçirgenliği artar. Toprağın gevşekliği ve işlenebilirliği artar, topraklanma önlenir. Verimsiz killi toprakların parçalanmasını sağlayarak verimli toprak haline dönüştürür. Toprağın zamanla sıkışmasını önleyerek daha havadar ve kabarık kalmasını sağlar.

b) Toprağın havalanma özelliğini arttırır. Köklerin daha iyi havalanmasını sağlar. Yorgun toprakları gençleştirir.

c) Toprağın su tutma kapasitesini arttırır. ( Kendi ağırlığının 20 katı fazla ağırlıktaki suyu tutabilme yeteneği vardır. ) Topraktaki su miktarını dengeler ve düzenler. Böylece, bitkinin kuraklığa karşı direnci artar ve kuraklık şartlarında bile daha iyi verim alınmasını sağlar. Daha az su ile daha verimli bir sulama için zemin hazırlar.

d) Uygun tohum yatağı şartları hazırlar.

e) Çok küçük toprak parçacıklarını (kolloidleri) birleştirerek toprağın çatlamasını, suyun yüzeyden akıp gitmesini ve toprak erozyonunu önler.

f) Toprağın rengini koyulaştırarak daha fazla güneş enerjisinin emilmesini sağlar.

 

KİMYASAL YARARLARI

a) Asidik ve bazik özelliklerdeki toprakları nötralize eder. Fazla tuzluluğu ve fazla kireçliliği gidererek toprağın pH' sını düzenler. Bazik topraklarda yüksek pH aktivitesini ve miktarını düşürür. Asidik topraklarda ise çözünebilen toksik alüminyum bileşiklerini tutar ve absorbe eder. Toprağın tuzlanmaya karşı tamponlama özelliğini arttırır. Bitki köklerini korumak için tuz eriyikleriyle reaksiyona girer.

b) Suda çözünebilir inorganik gübreleri kök bölgesinde muhafaza eder (depolar) ve bitkinin ihtiyacı oldukça bunları serbest bırakır. Kök civarındaki besinlerin (ve gübrenin) yıkanıp uzaklaşmasını önler. Tüm fazla gübreyi bünyesine alıp yavaş yavaş toprağa verdiği için sürekli verimli bir toprak yapısı sağlar. Bitkinin köklerinde fazla gübrelemekten kaynaklanan zararları önler

c) Toprağın iyon değişim kapasitesini en yüksek seviyeye çıkartır. Çok küçük toprak parçacıkları (kolloidler) tarafından tutulan veya bitki tarafında alınamayan besin maddelerini iyonize ederek serbest hale getirir. Bitki tarafından alınabilmelerini sağlar.

e) Alkali ortamlarda, topraktaki metal oksitlerin iyonlarıyla organik metal kompleksleri oluşturur. Şelatlama işlemi denilen bu reaksiyon sonucu oluşan organik metal kompleksleri çok aktif olup bitki köklerince kolayca özümlenirler.

f) Topraktaki kireç içerisindeki karbondioksiti serbest duruma getirir. Bu serbest karbondioksitin fotosentezde kullanılması imkanını hazırlar. Ayrıca, karbondioksit toprakta karbonik aside dönüşür ve toprağa bağlı olup da bitki tarafından alınamayan bazı mineralleri çözer ve bitki tarafından alınabilmelerini sağlar.

g) Topraktaki azot, fosfor, potasyum, demir, çinko ve izelementler gibi gerekli besinlerin bitki tarafından alınabilmesini en yüksek düzeye çıkartır. Potasyum, azot gibi çözünebilirliği yüksek olan elementler bitki tarafından emilmeden önce yıkanıp uzaklaşırlar. Leonardit kullanılması durumunda ise, bitki hücre zarlarının geçirgenliği artar ve bu elementler yıkanıp uzaklaşmadan önce bitki tarafından alınabilir. Öte yandan, tam tersi olarak, topraktaki fosfor; K, Mg, Al ve Fe iyonları ile birleşerek inert ve çözünemez duruma geçer ve bitki tarafından alınamaz. Leonardit kullanılması durumunda bu inert bileşenler tekrar çözünebilir hale gelir ve fosfor bitki tarafından alınabilir. Gübre kullanılması (özellikle mineral gübreler) halinde Leonardit’in bu özellikleri gübre veriminin çok artması açısından önemlidir.

h) Bitki gelişimi için gerekli olan mineraller (iz mineraller de dahil) ve organik maddelerce zengindir. Ayrıca, doğal karbon içermesinden dolayı bitkinin gelişiminde kullanılabileceği oldukça fazla miktarda enerji de ihtiva eder (1 gramda 5.000 kaloriye kadar)

i) Hümik asit biyokimyasal özelliği ile , toprağın zararlı , kirletici ve zehirli maddelerden temizlenmesini sağlar. Toprakta mevcut olan kurşun, cıva, kadmiyum ve diğer zararlı ve radyoaktif elementlerin , endüstriyel atıkların, zehirlerin ve çevre için zararlı kimyasal maddelerin (ilaçlamadan gelenler de dahil) çözünebilir durumdan çözünemez duruma geçmelerini sağlar. Böylece, bunların bitki tarafından emilmelerini önler. Bunların zamanla dibe çökmesi sonucu toprak temizlenir.

 

BİYOLOJİL YARARLARI

a) Hücre bölünmesini hızlandırır. Dolayısıyla , bitkinin büyümesi ve gelişmesi de hızlanır. Fidelerin daha hızlı ve kuvvetli büyümelerini sağlar.

b) Kök oluşumunu ve gelişimini hızlandırır. Kökleri kuvvetlendirir. Köklerin, özellikle uzunlamasına, büyümesi ve gelişmesi üzerine uyarıcı etkisi vardır. Bitki köklerinin uzunluklarında, kesitlerinde ve özgül ağırlıklarında önemli ölçüde artışlar sağlar. Bunun sonucu olarak da , bitki daha fazla besini bünyesine alabilir ve hastalıklara karşı daha dirençli olur. Ayrıca, bu güçlü ve daha geniş alana yayılmış olan köklerle, bitkinin stabilizesi artar, topraktaki suyu bulma ve absorbe etme yeteneği fazlalaşır.

c) Tohumda çimlenmeyi hızlandırır. Bitkinin hayatta kalabilme yeteneğini arttırır.

d) Bitki hücre zarlarının geçirgenliğini arttırır. Dolayısıyla, bitkinin topraktan daha fazla besini almasını ve kullanmasını sağlar.

e) Bitki bünyesinde vitamin miktarlarının artmasını sağlar.

f) Bitkide, klorofil, C vitamini, şeker, amino asitler ve diğer önemli bileşenlerin oluşmasını teşvik eder. Fotosentezi arttırır.

g) Bitkide hücre enerjisinin fazlalaşmasını sağlar.

h) Bitki metabolizmasını düzenleyerek azot bileşenlerinin birikmesini önler.

ı) Yararlı toprak mikroorganizmalarının gelişmeleri ve çoğalmaları üzerinde uyarıcı etki yapar. Bunların topraktaki miktarını ve aktivitelerini arttırır.

i) Bitki enzimlerini uyarır. Bitkinin enzim üretimini arttırır.

j) Bir organik katalizör olarak görev yapar.

k) Bitkinin soğuğa, sıcağa ve fiziksel etkilere karşı dayanıklılığını arttırır. Böcek ve hastalıklara karşı direncini çoğaltır. Bünyesinde bulunan antibiyotikler ve phenolik asitler gibi biyolojik aktif bileşenlerin bitkinin hastalıklara karşı direncinin artmasında önemli etkisi vardır.

l) Meyvelerde (üründe) hücre duvarları kalınlığının artmasını sağlar. Böylece, ürünün depolanma süresi ve raf ömrü uzar.

m) Elde edilen ürün ( meyve, sebze, çiçek, dane, kök gibi ) daha kaliteli olur. Bunların, dış görünüşlerinin daha göz alıcı ve besin değerlerinin daha yüksek olmasını sağlar. Tahıl ve hububatlarda, daha fazla protein içeriği ve amino asit içeriğinde daha fazla denge elde edilir. Bütün bunlar ürünün pazardaki değerini arttırır.

 

Sonuç Olarak ...

 

Yukarıda ayrıntılı olarak sıralanan Fiziksel, kimyasal ve biyolojik faydalı etkileri sonucu, tarımda Leonardit’ ten elde edilen HUMİK ASİTİN kullanılması ile :

* Verim çok artar.

* Daha kaliteli, canlı, sağlıklı, besleyici ve standart ürün elde edilir.

* Önemli ölçüde erkencilik sağlanır.

* Gübre kullanılması durumunda, kullanılan gübre miktarı çok azaltılır.

* Leonardit (veya Humik asit) toprağın yapısını mükemmel bir şekilde düzenler ve ıslah eder.

* Toprağı kirletmez ve çevreye zarar vermez. Tam tersine, topraktaki mevcut kirlenmeleri giderir.